Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda basın toplantısı düzenledi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün bazı bakanlarla İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin daveti üzerine, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey Toplantısı’nın ikincisini yapmak üzere bu ülkeye gideceğini söyledi.
Erdoğan’ın, İran’daki ziyareti kapsamında, YDSK Toplantısı’nı, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile birlikte gerçekleştirmesinin ardından, bazı anlaşmaların imzalanmasının beklendiğini belirten Kalın, ayrıca İran Dini Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney ile de bir görüşmenin planlandığını bildirdi. Kalın, ziyarette, ikili ilişkilerin yanı sıra başta Suriye, Irak ve Yemen olmak üzere Ortadoğu’da genelinde yaşanan hadiselerin ele alınacağını söyledi.
“Girişimlerimiz sürüyor”
Yemen’deki gelişmeleri Türkiye olarak yakından takip ettiklerini belirten Kalın, şunları kaydetti:
“Suudi Arabistan öncülüğünde başlatılan hava operasyonun 12. gününe girdik. Burada yaşanan krizin siyasi diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi için bizim de girişimlerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. Gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerek Başbakanımız, gerekse Dışişleri Bakanımızın bu konudaki temasları bundan sonra da hız kazanarak devam edecek. Yemen’de bizim önceliğimiz, bu krizin bir an önce müzakere masası etrafında bütün tarafların toplanması suretiyle çözüme kavuşturulmasıdır.”
Kalın, “Yemen’deki sıcak çatışmanın müzakere ve siyasi diyalog yoluyla çözülmesi için bütün tarafları bir masa etrafında toplamak için gayretlerimiz devam ediyor. Umarız kısa zamanda bu yönde bir netice alma imkanımız olur. Çatışmalar bir an önce durur” dedi.
“Memnuniyet verici”
İbrahim Kalın, geçen hafta P5+1 ile İran arasında yapılan çerçeve anlaşmasını da değerlendirdi.
“P5+1 ile İran arasında yapılan anlaşma bizim için memnuniyet verici bir gelişmedir” ifadesini kullanan Kalın, Türkiye’nin, bölgedeki bütün ülkelerin nükleer silahlardan arındırılması konusunda ortak bir politikaya sahip olduğuna vurgu yaptı.
Kalın, “Nükleer silahların yayılması, çeşitlendirilmesi, bölge ve dünya barışı için tehdittir. Bunun önlenmesi yolunda atılan her adım, bizim için olumlu bir gelişmedir. Bu konunun detaylarını da İranlı muhataplarımızla yarın (bugün) değerlendirme imkanımız olacak” dedi.
Çanakkale kutlamalarıyla ilgili hazırlıklar
Kalın, 23-24 Nisan’da yapılacak Çanakkale kutlamalarıyla ilgili hazırlıkların da devam ettiğini belirterek, “Şu anda katılımını teyit eden ülke sayısı 60’ı geçmiş durumda. Ayrıca birçok uluslararası örgüt temsilcisi, uluslararası basın ve diğer önde gelen şahsiyetler de bu törenlerde hazır olacaklar. 23 Nisan’da, İstanbul’da öğleden sonra büyük bir toplantıyla başlamış olup 24 Nisan’da Çanakkale’de devam etmiş olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu iki günlük 100. yıl kutlamalarına başkanlık edecek. Dünyanın pek çok bölgesinden gelen devlet ve hükümet başkanlarına ev sahipliği yapacak” diye konuştu.
“Ziyaret 1 gün olarak planlanmıştı”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kalın, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İran ziyareti ilk başta 2 gün olarak planlanmıştı ama bir güne düşürüldü. Son dönemde İran’daki tepkilerden mi kaynaklanıyor yoksa özel bir nedeni mi var? şeklindeki soruya, şu cevabı verdi:
“Ziyaret baştan beri bir gün planlanmıştı. Fakat gidişimiz bir gün önce söz konusu olabilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün de devam eden Ankara’daki yoğun mesaisinden dolayı programında da buna müsait olduğu için yani bir güne sığdırma imkanımız olduğu için bunu günü birlik yapma kararı aldık.”
“Yeni bir fırsat penceresi ortaya çıkmış bulunmaktadır”
Kalın, “P5+1 ile İran arasındaki anlaşmanın, Türkiye açısından ticari bir çıkar sağlayıp sağlamayacağı” yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı:
“P5+1 ve İran arasında yapılan anlaşma sonrasında, yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili şüphesiz yeni fırsat penceresi ortaya çıkmış bulunmaktadır, hem İran için hem bölgeleri için hem de bizim için. Zira bizim İran ile hem önemli sınırımız hem de önemli ticaret hacmimiz var. Bildiğiniz gibi, enerji ihtiyacımızın kayda değer bir kısmını İran’dan temin ediyoruz. Bunun yanında karşılıklı ticari ilişkilerimiz var, taşımacılık var. Mal alıp, mal satıyoruz. Birçok yönüyle yaptırımların hafifletilmesi, şüphesiz ‘bize de olumlu yansıyacaktır’ diye ümit ediyoruz. Fakat burada bildiğiniz gibi, iki kategoride yaptırımlar var. Öncelikle bu anlaşma, bütün detaylarıyla tamamlanıp uygulamaya geçtikten sonra, nükleer programla ilgili ambargolar kaldırılacak. Aslında ekonomik olarak bizi doğrudan ilgilendiren kısmı da burasıdır. Bu bizim için memnuniyet verici bir durumdur. İhracatımız için, yatırımcımız için, iş adamlarımız için bunu tabii fırsata dönüştürmeyi biz arzu ediyoruz.”
“İktidar partisinin çağrıya olumlu cevap vermesi sevindirici”
Bir gazetecinin, “Cumhurbaşkanı AK Parti’nin seçim beyannamesini gördüğünü ifade etmişti” sözleri üzerine Kalın, “Düzeltelim, seçim beyannamesini değil, başkanlık sistemiyle ilgili kısmını Sayın Başbakanımızla müzakere ettiğini söyledi” açıklamasında bulundu.
“Bunun ardından bazı iddialar ortaya çıktı, Cumhurbaşkanının hafta sonunda AK Parti adaylarıyla ilgili çalışma yaptığı yönünde, Cumhurbaşkanı adaylarla ilgili çalışma yapıyor mu, yapacak mı?” sorusuna Kalın, “Hafta sonu ben Cumhurbaşkanımızla cumartesi tam gün beraberdim, kapanıp böyle bir liste çalışması yaptığını görmedim. Bugün de burada zaten biliyorsunuz. Beyannameyi gördü, görmedi meselesi Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık sistemiyle ilgili yaptığı bir yorumdan hareketle çıkartıldı. O konuda baştan beri Cumhurbaşkanımız bunu net ve açık şekilde ifade etti. Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşıyacak yönetim şeklinin başkanlık sistemi olduğunu ve bunu için de bütün siyasi partilere, siyasi taraflara, meclise, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere, iş dünyasına, meslek kuruluşlarına bir çağrı yaptığını biliyoruz. Bu noktada iktidar partisinin de bu çağrıya olumlu cevap vermiş olması elbette bizim için sevindirici bir durumdur” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanının AK Parti’nin kurucusu olduğunu hatırlatan Kalın, “Şu anda Cumhurbaşkanı sıfatıyla başkanlık sistemiyle ilgili çağrısını Türkiye’deki bütün siyasi paydaşlara yapmıştır sadece bir gruba, bir partiye değil. Umut ederiz ki diğer partilerde bu konuda görüşlerini açık net şekilde ifade ederler başkanlık sistemiyle ilgili önerileri varsa bunları kamuoyuyla bizimle paylaşırlar. Bu tartışmayı daha sağlıklı içerikli bir şekilde götürme imkanımız olur” diye konuştu.
Listelere ilişkin ise Kalın, “Listelerle ilgili kendisinin gündeminde şu anda böyle bir bugünkü programı da dahil olmak üzere, böyle bir liste çalışması söz konusu değil. Fakat tabi ki seçim sürecini Sayın Cumhurbaşkanımız çok yakından takip edecektir bundan sonra da” dedi.
“Seçim sürecini elbette yakından takip edecektir”
7 Haziran seçimlerinin sadece siyasi partileri değil, Türkiye’nin tamamını ve geleceğini ilgilendirdiğini anlatan Kalın, “Bundan sonrasıyla ilgili 2023 hedeflerine ulaşması yolunda atılacak stratejik adımlar bizim açımızdan da Cumhurbaşkanlığı makamı, toplumun bütün kesimleri açısından da büyük bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla seçim sürecini de elbette yakından takip edecektir” diye konuştu.
Bir gazetecinin, “Cumhurbaşkanlığına ek bütçe, örtülü ödenek tartışmalarına ilişkin değerlendirmeniz nedir” sorusu üzerine Kalın, şu yanıtı verdi:
“Ek bütçe değil, örtülü ödenek konusu gündeme gelmişti, Meclis’ten de geçtiğimiz hafta geçti. Devletin başında olan, yönetiminde bizzat bulunan Başkumandan sıfatıyla halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanının kendine ait bir bütçesinin olmasından daha doğal bir şey olamaz.”
“Böyle bir özgürlük yok”
Kalın, Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınması görüntülerinin bazı medya organlarında yayınlanmasına değinerek, şöyle devam etti:
“Geçen hafta çok acı bir olay yaşadık. Ama sonrasında yaşananlar en az olayın kendisi kadar üzüntü vericiydi. Bir basın sorumluluğuyla hareket etmesi gereken birtakım medya gruplarının, bu fotoğrafları terör örgütünün propagandasını yapar gibi yayınlamış olması, hatta gelen onca uyarıdan, onca ikazdan sonra bu eylemine devam etmiş olması kabul edilebilir bir şey değil. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde böyle bir özgürlük yok. O fotoğraflar yurtdışındaki birçok basın kuruluşu tarafından da kullanılmadı. Çünkü ortada bir kere adli bir durum var. İkincisi çok insani bir durum var. O zaman da defalarca ifade edildiği gibi, kendinizi bir an için şehit edilen savcımızın ailesinin, çocuklarının yerine koyun. O fotoğrafı paylaşarak elinize ne geçecekti? Bu konuda yapılan itirazlar son derece haklıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Güvenlik Birimlerinin Türkiye’de bir sistem olarak yeniden değerlendirilmesine ilişkin çağrısını hatırlatan Kalın, “İstanbul Adliyesinde yaşanan olayı hepimiz izledik. Orada nasıl bir güvenlik zaafı olduğunu da maalesef hepimiz müşahede ettik. Bugün de bununla ilgili olarak, gerek İçişleri Bakanlığımız, gerek Adalet Bakanlığımız konuyla ilgili araştırmalarını, incelemelerini devam ettiriyor. Yürüyen bir soruşturma var. Bu çerçevede elbette birtakım yeni güvenlik tedbirlerinin alınması artık kaçınılmazdır. Allah korusun, biz bir başka savcımızın böyle hunharca katledilmesini mi bekleyeceğiz? Elbette bununla ilgili birtakım tedbirler alınmak durumundadır” dedi.
Soru üzerine, Fenerbahçe kafilesine yönelik saldırıyı kınayan Kalın, bunun sadece Fenerbahçe camiasına değil Türk futboluna yapılmış menfur bir saldırı olduğunu dile getirdi.
Bu tür saldırıların tekrar etmemesi için de gerekli tedbirlerin en üst düzeyde ve en kapsamlı şekilde alınacağının altını çizen Kalın, şöyle devam etti:
“Rize Başsavcılığı bununla ilgili bir soruşturma başlattı. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız, Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Futbol Federasyonuyla beraber koordinasyon halinde bu çalışmayı yürütüyorlar.”
Teşkilat çalışmaları
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan teşkilat çalışmalarına ilişkin soru üzerine Kalın, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yapılan teşkilatla ilgili çalışmalar artık kemale ulaştı. Başkanlıklarımız oluşturuldu. Onların altındaki ilgili birimlerimiz oluşturuldu. Bir iki başkanlık hariç hemen hemen hepsiyle ilgili atamalarımız yapıldı. Paralel yapıyla mücadele konusu artık sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir meselesi değil. Baştan beri, hiçbir zaman olmadı. Bu ulusal güvenliğimizi tehdit eden, toplumun bütün kesimleri için tehdit oluşturan bir konudur. Bu konu devletin en üst makamlarında, Milli Güvenlik Kurulu’ndan Bakanlar Kurulu’na kadar, her kademede etraflı bir şekilde ele alınmış ve belli bir çerçeveye oturtulmak suretiyle bu mücadele şu anda da yürütülmektedir. Dava, soruşturma, eş zamanlı olarak devam ediyor. Yurtdışına kaçanlar getiriliyor. Bununla ilgili hukukun kuralları çerçevesinde sabırla ama büyük bir titizlikle, itinayla bu mücadele bundan sonra da devam edecektir.”