Malatya Yeşilyurt Belediyesi’nin davetlisi olarak katıldığı “Modernleşme ve Türk Modernleşmesi” konferansında konuşan Sosyolog Dr. Ramazan Akkır, “Osmanlı’da güçlü ordu, iyi vergi toplamaktan geçerdi. Güçlü ordu, güçlü Türkiye söylemi hala devam etmektedir. Artık modern zamanlarda da güçlü Türkiye güçlü ordu demektir” dedi.
Malatya Yeşilyurt Belediyesi’ne bağlı Medeniyet ve Sanat Araştırmaları Merkezi’nde düzenlenen “Modernleşme ve Türk Modernleşmesi” başlıklı konferansta, Osmanlı’dan günümüze modernleşme kapsamındaki dönüşümler ele alındı. Sosyolog Dr. Ramazan Akkır’ın konuşmacı olarak katıldığı konferans, Medeniyet ve Sanat Araştırmaları Merkezi konferans salonunda gerçekleştirildi. Modernleşme ve Türk modernleşmesi üzerine konuşan Sosyolog Dr. Ramazan Akkır, “Modernleşme, insanlık tarihinin Avrupa merkezli okunması hadisesidir” diyerek modernleşmenin tanımını yaptı.
GÜÇLÜ DEVLET GÜÇLÜ ORDU FİKRİ DEĞİŞMEDİ
Osmanlı’dan günümüze, güçlü devlet güçlü ordu fikrinin değişmediğine dikkat çeken Dr. Akkır, “Osmanlı siyasal yapısında merkezinde ordu bulunur. Hedef, güçlü bir devlet olmaktı. Bunun için güçlü bir orduya ihtiyacınız vardır. Güçlü orduyu finanse edebilmenizi için örgütlü bir mali sisteme ihtiyacınız vardı. Has, zeamet tımar ile mali sistem ile ordu finanse edildi. Sistemin can damarı reayadır Yani üretici. Reaya üretmezse sistem çöker. Güçlü ordu, iyi vergi toplamaktan geçerdi. Reayanın iyi üretebilmesi için adil olmanız gerekiyordu. Bu adalet dağıtımıdır. Güçlü ordu, güçlü Türkiye söylemi hala devam etmektedir. Artık modern zamanlarda da güçlü Türkiye güçlü ordu demektir” diye konuştu.
İLK REFORMLAR ORDUDA YAPILDI
Osmanlı’da köklü ilk reformların orduda yapıldığının altını çizen Dr. Akkır, “Osmanlı’nın Batılı devletlerden geri kaldığı ilk defa askeri alanda fark edilmiştir. 18. yüzyılda orduda yapılacak değişim veya reform ile bu gerileme durdurulmaya çalışılmıştır. Bundan dolayı Batı’dan ilk iktibaslar askeri alanda yapılmıştır. İlk olarak Batı’dan askeri uzmanlar getirilmiştir” ifadelerini kullandı.
GELENEKSEL İLE MODERN İÇ İÇE
Modernleşme çerçevesinde Batı’dan kopya edilen reformların amacını, çöküşü önlemeye yönelik pragmatik adımlar olarak açıklayan Dr. Akkır, “Osmanlı devletinin 18. yüzyılda başlayan modernleşme serüveni felsefi ve fikri temellere dayanmaz. Oldukça pratiktik ve pragmatisttir. Devletin gerilemesi ve çökmesi önlenmeye çalışılır. Tanzimat ile beraber hemen her alanda dualist bir yapı ortaya çıkmaya başlamıştır. Bir taraftan eski kurumlar devam ederken bir taraftan da yeni kurumlar oluşmaya başlamıştır. Geleneksel ile modern iç içedir. İleri zamanlarda ortaya çıkacak olan mektepli-alaylı ayrımı bu döneme dayanır” şeklinde konuştu.
CUMHURİYET’E GEÇİŞTE SİYASİ DEĞİŞİM YAŞANDI
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyet’ine geçiş sürecinde yaşanan değişimin siyaset çerçevesinde gerçekleştiğini söyleyen Dr. Akkır, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e yaşanan olayın adı siyasi değişimdir. Öncelikle siyaset kavramı tanımlanmalı. Osmanlı için siyaset, hikmeti hükümet meselesidir. Yani, siyaset, sırlı ve gizemlidir. Kişilerden bağımsız olarak devletin menfaatlerini esas alır. Siyaseti sırlı alandan parlamento çıkarır. Ve siyaseti alenileştirme iddiası taşıyordu. Alenileşen siyaset, siyasal karar haline gelir. Parlamento, bu karar alma işini toplumsal müzakere ile yapabileceğini söyler. Onun için meşru kurumlar olarak tanımlar kendini” diye konuştu.