Cuma, Kasım 22, 2024
Ana SayfaKültür SanatOyunculuk tutkusu

Oyunculuk tutkusu

“Kan, ter ve gözyaşı”  diyerek derse başlamıştı kostüm tarihi hocamız Canan Göknil. Biz konservatuar birinci sınıf öğrencisi olarak o gün bu sözün ne anlama geldiğini anlamadık kuşkusuz, ama hepimiz anlamış gibi yapmıştık.

Tutkunuz yoksa bu mesleği yapmanız oldukça zor. O tutku hep sizi diri tutacak. Pes ettiğiniz anda bile alıp sizi sallayacak ve kendinize getirecek. Gün geldiğinde  de kendi küllerinizden yeniden doğacaksınız. Söyleyecek sözünüz olmalı o gün geldiğinde de. Cebinizde kelimeler biriktirmelisiniz. Aslında hep biriktirmelisiniz. Anı biriktirmelisiniz, duygu biriktirmelisiniz, insan biriktirmelisiniz ve zamanı geldiğinde de heybenizdekileri bir karakterin ruhunu ve bedenini kurmak için kullanmalısınız. İşte o anda İnsan olarak kendi Rönesans’ınız oyunculuğunuzun Rönesans’ı olur. Bütün bu uzun ve zahmetli yolculuğa ‘tutkularınızla’ dayanabilirsiniz ancak.

O an için hazırlanmalı bir oyuncu ve o an geldiğinde kendi kişisel imzasını atmalı yaptığı işe. O  ana kadar bir zanaatçı  sabrı ile ince ince işlemeli oyunculuğunu. Oyunculuk da kişisel imzalar böyle oluşur çünkü. Usta-çırak geleneğinden  harmanlanan bir mesleğin sahnedeki yorumlarıdır aslında oyunculuklarımız. Benim ustalarım rahmetli Savaş Dinçel ve rahmetli Oğuz Aral’dır.

Onların tüm sözleri zihnimin çekmecelerinde hala. Dormen tiyatrosu ve Haldun Dormen bu uzun koşuda benim rehberlerim oldu hep ve  insana yatırım yapan  hocam Müjdat Gezen. Mesleğime  tutku ile bakmayı onlardan öğrendim. Bir de iyi bir insandan iyi bir oyuncu elde etmenin çok daha mümkün olduğu fikrini de onlardan öğrendim…

Oyuncunun bilgiye ve bilmeye açlığı sonsuz olmalı. Çünkü bilgi aktarıldıkça kişiye dönen bir enerjiye sahiptir ve diyalektik içinde yeniden güçlü bir enerji ile kaynağını besler. Bunun içindir ki, oyunculuk anlatmak ve bu bilgisini aktarmak bana hep daha fazla haz vermiştir. Gençlerin enerjisine inancım hep tam oldu benim bu uzun yolculukta. Onlar bana her zaman yenilenmem için ilham verdiler. Bu ilham kan, ter ve gözyaşı yolculuğunuzda en çok ihtiyacınız olan ilhamdır aslında. Bir karakter yaratmanın da derinliklerinde bu haz vardır.

Bir karakteri  ete kemiğe büründürdüğünüz andan sonra sizin olmaktan çıkar. Artık o, ait olduğu yere seyirciye teslim edilmiştir. Yolculuğuna seyircisi ile devam edecektir. Sizden ne kadar çok parçalar varsa, karakterinizde kişisel imzanız  yavaş yavaş belirir ve bilin ki siz doğru bir yoldasınızdır. Ben öğrencilerime derslerimde hep şunu söylerim: “Hissetmediğiniz hiç bir şeyi yapmayın sahnede…” Sahte ve tüccar olan iş hemen anlaşılır zaten. Seyircinin zekasına da güvenin.

Benim kişisel imzamın derinliklerinde bu mesleğe duyduğum tutku yatmakta elbet ve Müjdat Gezen’in  “oynamıyormuş gibi oynamak” fikrinin bende bıraktığı o derin iz. Sıcak ve samimi ama asla sıradan değil. Taklit edilir gibi duran ama aslında asla taklit edilemeyen pek cesaret edilemyen… Bizden biri gibi ama nevi-şahsına münhasır. Doğal oyunculuk akımının en önemli ustaları ile çalışıp bunu anlamak ve oyunculuğumda bunu yorumlamak benim geride bıraktığım yılların tek ve en önemli çalışması oldu. Şimdi bu çalışmanın meyvelerini topluyorum.

Yürüme koş diyorum derslerimde genç oyuncu adaylarına. Hiçbir şeyin seni yıldırmasına izin verme ve yaptığın her işi tutku ile yap. Ve hayat seni her zaman şaşırtsın. Ruhunu özgür bırak. Bırak ki, sınırlarını keşfedebilesin. Bırak hayat içinden akıp geçsin. Sana hediyeler bırakmasına izin ver. İşte o zaman  o  “kan, ter ve gözyaşı”  meselesini anlarsın.

 

Benzer Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Öne Çıkan Başlıklar