Türk gazeteci Timuçin Mercanoğlu, geçtiğimiz yıl Yemen’de iç çatışmaya dönüşen Şii-Sünni temelli mezhepsel çatışmanın doğurabileceği olası sonucu değerlendirdi.
Azerbaycan’dan yayın yapan Karabakh Today’e açıklamada bulunan Timuçin Mercanoğlu şunları söyledi:
25 milyon nüfusa sahip Yemen’in %30’unu Husi aşireti üyeleri oluşturuyor. Şii mezhebine mensup olan bu aşiretin siyasi kanadı Ensarullah Hareketi, devlet yönetiminde olan sünni kadro ile anlaşamıyor. Geçtiğimiz yıl başlayan isyandan önce 2004 ve 2011 yıllarında Husiler devlete karşı yine isyan başlatmışlardı. Yemen’in nüfusunun %45’ini şii mezhebine mensup insanlar oluşturuyor. Hem Husileri hem de diğer şii grupları İran’ın desteklediği biliniyor. Yemen’deki bu mezhepsel tablo devlet yönetiminde sünni-şii çatışması gibi belirse de aslında Yemen’de geçtiğimiz yıllarda dünyanın en büyük petrol rezervinin bulunmasıyla alakalıdır. Rezervin bulunduğu yerler ise Husilerin çoğunlukta yaşadığı bölgeler.
Türkiye, Husilerin karşısında olan Suudi Arabistan’ın başını çektiği grupta yer almaktadır. İran ve Rusya da Husileri desteklemektedir. Türkiye’nin iyi ilişkileri göz önüne alındığında Suudi Arabistan’ın yanında yer alması açıklanabilir bir durum. Ancak Türkiye’nin Yemen iç savaşına taraf olmakla herhangi maddi bir çıkar sağlamadığı da bilinmelidir. Şii olsun sünni olsun hepsi Müslüman. Dolayısıyla Yemen’de daha fazla Müslüman ölmemesi için Türkiye’ye büyük görev düşmektedir. Yine bölgedeki etki alanına sahip diğer ülke İran’ın da sorumluluğu büyük. Türkiye ve İran, Yemen’de arabulucu bir rol oynamalıdır. Yemen’deki çatışmaların artması, ülkede uzun sürecek olası bir iç savaşı tetikleyebilir. Ayrıca Yemen’deki el-Kaide’nin varlığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu da akıllara 25 yıldır iç savaştan çıkamayan Somali örneğini getiriyor.
