Dünyanın en güzel şehirleri arasında yer alan İstanbul’un tarihi ve kültürel güzellikleri saymakla bitmez. Gezilip görülmesi gereken yerlerden bazılarını bu listede bulabilirsiniz.
Balat
Eski İstanbul’u en el değmemiş haliyle yaşamak istiyorsanız, mutlaka bir Fener – Balat turu yapmanızı tavsiye ederiz. Fatih ilçesindeki bu tarihi mahalle, II. Bayezid’in davetiyle İspanya’dan göç eden Yahudiler tarafından kurulmuş. Cumbalı ahşap evleri, sinagogları ve kiliseleriyle her türlü mimari güzelliği sunan bu bölgedeki en bilinen yapısı, “Kırmızı Okul” olarak da anılan Fener Rum Erkek Lisesi. Ama burası sırf tarihten ibaret değil – günümüzde Karanlık İşler Atölyesi, Minush, Camhane gibi sanat atölyeleri ve galerileri meraklıların ilgisini çekmeye başlamış durumda.
Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı
Yılda 91 milyon turisti ağırlayan ve en yoğun günlerinde yarım milyona kadar insanı içinde barındıran Kapalıçarşı, kim ne derse desin, gidip görülmeyi hak eden bir yer. Öyle ya, bu kadar mizah ve muhabbet ustası insanı, bu kadar envai çeşit el işi eşyayı, dibine kadar pazarlık keyfini başka nerede bulacaksınız? Geçmişi 1461’e dayanan Kapalıçarşı, sırf mimarisi için bile gezilmeye değer.
Tabi Eminönü‘ne yolunuz düşmüşken, Mısır Çarşısı‘nı kaçırmak büyük hata olur. Nitekim Kapalıçarşı’nın zanaat için önemi neyse, buranın da lezzet için önemi aynı. Her tür kuruyemişi, baharatı ve tatlıyı bulabileceğiniz bu çarşı, burnunuzu ve damağınızı şenlendirecek.
Yerebatan Sarnıcı
İşte İstanbul’un, ihtişamlı komşuları yüzünden gözde kaçan güzelliklerinden bir tanesi daha! Ayasofya’nın hemen batısında bulunan Yerebatan Sarnıcı, Bizanslılar tarafından 6. yüzyılda inşa edilmiş. Yüksek mermer sütunlarıyla adeta bir orman görünümü veren bu yapı, güzel olmasının ötesinde, 80.000 metreküp su hacmi ile şehrin su ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabilecek durumdaydı. Görenlerin en ilgisini çeken şeylerden biri ise, sarnıcın arka taraflarındaki iki sütunun altında bulunan, biri yan, biri ters konumda bulunan Medusa heykelleri. Rivayete göre bunun sebebi, Medusa’nın göz göze geldiği kişiyi taşa çeviren bakışlarından korunmak.
Topkapı Sarayı ve Gülhane Parkı
Osmanlı İmparatorluğu‘nun yüzyıllar boyu merkezi olan bu görkemli sarayın, İstanbul’un en önemli noktalarından biri olması şaşırtmasa gerek. 1478’te Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Topkapı Sarayı, tarihi yarımada güzergahının üç yıldızı arasında, en kapsamlı geziyi vaat ediyor. Kaşıkçı Elması gibi hazineleri, nefes kesen Bab-ı Hümayun Kapısı, geniş avlusu ve sayısız odasıyla burada saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Sonrasında da Gülhane Parkı‘nda tatlı yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Eskiden Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olan bu zarif yeşil alan, lale bahçeleri, ağaç gölgeleriyle ve heykelleriyle sakin bir akşamüstü için biçilmiş kaftan.
Galata Köprüsü
Ara Güler’in karelerindeki İstanbul’u arıyorsanız, doğru yerdesiniz! İstanbul’un fethi döneminde can alıcı bir rol oynayan Haliç, günümüzde de şehrin önemli simgelerinden biri. Galata Köprüsü üzerinde Haliç manzarasının yanı sıra, buradaki sabırlı balıkçıları da izleyebilirsiniz. Yeni Cami, görünüşüyle nefes kesse de, asıl bu eseri özel kılan şey, mütevazı bir şekilde ibadet edenleri ağırlamaya devam etmesi. Tabii bölgenin genç güzelliklerini unutmamak gerek. Karaköy‘ün şık mekanlarından birinde bir şeyler içmeli, İstanbul Modern‘de yeni nesil yetenekleri ve sanatçıları mutlaka keşfetmelisiniz.
Ayasofya Camii
İstanbul ile özdeşleşmiş bu benzersiz şaheser, dünya harikaları listelerinden eksik olmuyor. 15 yüzyıllık ömrü ile Ayasofya, dünyanın en eski katedrali unvanını taşıyor. 1453’te İstanbul’un fethiyle bir camiye dönüştürülen Ayasofya, meşhur Bizans tarzı kubbeleri ve mozaikleriyle, Osmanlı tarzındaki minareleri ve hat sanatıyla, hem Hristiyan, hem Müslüman estetiğinin en zarif yönlerini sonuna kadar gösteriyor.
Sultan Ahmet Camii
Ayasofya’nın adı geçer de, Türkiye’nin dünyadaki diğer en ünlü temsilcisi Sultan Ahmet Camii’nin adı geçmez mi? İznik çinileri ve mavi ağırlıklı kalem işleri yüzünden yurtdışında “Mavi Camii” (Blue Mosque) olarak anılan bu cami, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa‘nın eseridir. Günümüzde Türkiye’nin en büyük ve en önemli ibadethanesi olarak bilinen Sultan Ahmet Camii, 23.5 metre çapındaki kubbesiyle halen mimarları hayrete düşürmeye devam ediyor.
Kız Kulesi
İstanbul kartpostallarının yıldızı olan bu eser, Üsküdar açıklarında yer alıyor ve şehrin vapur hatlarını kullanan herkese harika bir manzara sunuyor. 2000 seneden uzun bir tarihi olan Kız Kulesi hakkında birçok efsane olsa da, bunlardan biri sivriliyor. Hero isimli bir rahibe ile Leandros isimli bir genç, ilk bakışta aşık oluyorlar. Ama rahibelerin ilişkide bulunmaları yasak olduğundan, geceleri gizli gizli görüşüyorlar. Bir gün, Hero’nun sevdiğine yön gösteren meşalesi sönüyor. Leandros yolunu kaybedip, yorgun düşünce Boğaz’ın sularında boğuluyor. Ertesi sabah da Hero, kendi canını alıyor. Bu yüzden, Kız Kulesi’nin bir başka adı da Leandros Kulesi. Tabii günümüzde sevgililer için burası çok daha güzel bir yer.
Ortaköy Camii
Beşiktaş ilçesine bağlı olan Ortaköy, aşıkların buluşmak için en çok tercih ettiği yerlerden. Boğaziçi Köprüsü‘nün dibindeki konumu, şirin taşlı meydanı ve çok sayıda mekanıyla bunun sebebini anlamak zor değil. Denize nazır, zarif görünümlü Ortaköy Camii (diğer adıyla Büyük Mecidiye Camii), buranın en önemli sembolü. Keyif yapmak için fazla vaktiniz yoksa bile, buradaki meşhur kumpirlerle bir güzel kendinizi doyurabilirsiniz.
Dolmabahçe Sarayı
Ve Beşiktaş’ın sahil kesiminde bir başka harika yer! Topkapı Sarayı‘ndan sonra Osmanlı‘nın merkezi haline dönüşen bu saray, Avrupa’nın çeşitli mimari akımlarından ilham alınarak inşa edilmiş. En belirgin özellikleri arasında 4,5 ton ağırlığındaki kristal avizesi ve 50 küsur sütunlu kabul salonu olan saray, bahçeleriyle de görenleri büyülüyor. Yani kısacası, burada saltanatın lüks yaşam tarzına her anlamıyla tanık olabilirsiniz. Tabii Dolmabahçe Sarayı, Atatürk’ün son günlerini geçirdiği yer olarak Cumhuriyet tarihinde de önemli bir sembolik konumda.
Çamlıca Camii
Çamlıca Camii, Üsküdar’da yapımına 29 Mart 2013’te başlanan ve 3 Mayıs 2019’da açılışı yapılan cami, cumhuriyet tarihinin en büyük camisidir. 63 bin kişi kapasiteli ve 6 minareli cami 57 bin 500 metrekarelik alana sahiptir. Cami külliyesinde aynı zamanda müze, sanat galerisi, kütüphane, bin kişilik konferans salonu, 8 sanat atölyesi ve 3 bin 500 araçlık otopark bulunmaktadır.
İstiklal Caddesi ve Galata Kulesi
Kapanışı, tüm İstanbul’un kalbinin attığı Taksim’in İstiklal Caddesi’nde yapıyoruz. Taksim Meydanı‘ndan başlayarak, Tünel bölgesine kadar, burada ne ararsanız bulabilirsiniz. Alışveriş derseniz, cadde boyunca sayısız mağaza var – yan sokakları saymıyoruz bile. Son zamanlarda bazı yenilemeler de yapılan İstiklâl Caddesi, eski parlak dönemlerini yeniden yakalayacak gibi. Bu eski havayı pasajlarda, tam fındıklı Beyoğlu çikolatası satan ufak dükkanlarda yakalamak mümkün.
Caddenin sonuna, Tünel’e geldiğinizde, Galata Kulesi‘yle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu muazzam binaya dışarıdan bakmakla yetinmeyin, giriş ücretini ödeyip İstanbul’u kanatlarınızın altına alın!