“ÜLKE OLARAK KONJONKTÜREL FIRSATLARI İYİ DEĞERLENDİRMELİYİZ”
-“HER YENİ YIL YENİ UMUTLARLA GELİR VE TABİ Kİ 2022’DEN UMUTLUYUZ. ZORLUKLAR OLSA DA BİZ ÜLKEMİZE HER ZAMAN GÜVENDİK VE HER ZAMAN GÜVENİYORUZ. YETER Kİ BİR VE BERABER OLALIM”
Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, her yeni yılın yeni umutlarla geldiğini belirterek, önümüzdeki süreçte güçlüklerin üstesinden gelebilmek için ülke olarak konjonktürel fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Dünya, Türkiye ve Gaziantep özelinde 2021 yılında yaşanan ekonomik gelişmeleri değerlendiren ve 2022 yılı beklentilerini paylaşan Başkan Ünverdi, yeni yıl mesajında şunları kaydetti:
“Pandemiyle birlikte ülke ekonomileri adeta bir kara kış yaşadı ve Omicron gibi farklı varyantlarla etkileri maalesef devam ediyor. Bu sürecin de tetiklemesiyle her alanda yeni bir dünya dizayn ediliyor. Ülke ekonomileri bir yön arayışı içerisinde ve çıkış yolu aranıyor.
Tedarik zinciri maalesef bozuldu. Yeni normalleşmeyle birlikte piyasada talep arttı, ancak hammadde, navlun, konteyner ve enerji maliyetleri dünya ticaretini sekteye uğratmayı sürdürüyor. Bu da enflasyonu tetikliyor ve şu anda yüksek enflasyon tüm ekonomiler için büyük bir sorun haline geldi.
İç piyasada ise öngörülebilirlik ve istikrar en önemli iki unsur. Bu doğrultuda döviz kurundaki dalgalanma ve ataklara yönelik alınan tedbirler ile ekonomiye destek paketini yerinde buluyor; kur, faiz ve enflasyon üçgeninde piyasa dengelerinin sağlanmasının ticaretimize pozitif yansımalarının olacağına inanıyorum.
Tabi tüm bunlarla birlikte, küresel piyasada ülkemiz için konjonktürel fırsatların da farkında olmamız gerekiyor.
Elimizdeki imkanları doğru kullanabilirsek bazı dezavantajları avantaja çevirebiliriz.
Salgın sebebiyle Avrupa ülkelerinin tedarik konusunda Çin’e karşı mesafe koyması ve navlun konusunda yaşanan sorunlar nedeniyle ülkemiz Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tedarik konusunda çok daha fazla tercih edilir hale geldi. Bunu teyit eden bir veri olarak ilk 11 ayda geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre Gaziantep’ten ihracatın en fazla arttığı ülke grubu yüzde 51 ile Avrupa Birliği ülkeleri oldu. Beklentiyi iyi tespit edebilir, üretimlerimizi buna göre şekillendirebilirsek ihracatımızın önünün çok daha açık olduğunu düşünüyorum.
Bununla birlikte Çin ve Asya’da şu an büyük bir enerji krizi yaşanıyor. Özellikle Çin’de enerji maliyetlerinin yükselmesi ile Türkiye’deki üretimler daha da öne çıkacak. Ülkemizde jeotermal enerji, rüzgar, güneş gibi çok sayıda yenilenebilir enerji kaynaklarımız var. Bu alanlara kamu tarafından destekler artarsa hızla enerji maliyetlerini düşürebilir, daha makul fiyatlara üretim yaparak rekabet gücümüzü de artırabiliriz.
Kuraklık ve iklim değişikliğine bağlı olarak tüm dünyada gıda arzı da maalesef azalıyor. Ülke olarak Anadolu’muzun verimli topraklarını planlı ve doğru değerlendirebilir, tarıma dayalı sanayi ve gıda üretimlerimizi artırabilirsek ekonomimize önemli katkıları olacaktır. Çünkü temel ihtiyaç olan gıdaya olan talep tüm dünyada bundan sonra da artarak devam edecek.
Böylesi bir dönemde Gaziantep ise gıda, tekstil, makine, kimya-plastik, ayakkabı gibi 155 alanda yaptığı binlerce üretim, ihracat ve istihdamı ile ülkemizin moral veren şehri olmayı sürdürüyor.
Bu yönüyle şehrimiz, pandemi sürecinde rekabetçiliği ve esnekliği ile kriz döneminde ihracat rekorları kırmış ve büyük başarılara imza atmıştır.
2020 yılına göre, TİM ilk 1000 ihracatçı firma listesinde 73 firma ile en fazla firması olan 3. şehiriz.
İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı ilk 1000 firma listesinde 67 firma ile listede en fazla firması olan 4. il konumundayız.
Pandeminin en derinden hissedildiği 2020 yılında 8 milyar dolar ihracat ile rekor kırdık. Bu yıl sonunda ise yeni bir rekorla inşallah 10 milyar doların üzerinde ihracata ulaşmış olacağız.
Bu süreçte sanayiciler olarak bizler de mevcut sorunların üstesinden gelmek için çabalarken, bir taraftan da değişen dünya konjonktüründe büyük bir yol ayrımının farkında olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu dönemin farklı fraksiyonları ve kendine özgü koşulları var. Bu nedenle çok cephede mücadele vermek zorundayız. Önceden kriz olduğunda sadece krizi atlatmayı düşünürdük. 1998’de, 2001’de, 2008’de çok büyük krizlerin üstesinden geldik. Şimdi ise hem sorunlarımızı çözmek hem yeniliklere entegre olup kendimizi geleceğe hazırlamak zorundayız.
Yani sadece yarayı iyileştirmek yetmiyor, önümüzde bizi bekleyen yeni bir dünya düzeni var ve buna da hazır olmalıyız.
Burada ana başlıklar da belli; üretimde teknolojinin çok daha ön plana çıktığı, dijitalleşmenin tüm süreçlerde yer aldığı ve doğaya duyarlı üretimlerin kabul gördüğü bir ekosistem bizi bekliyor.
Gaziantep Sanayi Odası olarak bizler de bu yönde sanayimizi, firmalarımızı yarınlara hazırlamak için projeksiyonlar geliştiriyoruz.
Pandemi öncesi sanayide dijitalleşme vurgusu yaparak teknolojik dönüşüm hamlesi ile hazırlıklarımıza başlamıştık. Pandemi döneminde dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu da yaşayarak gördük.
Türkiye’nin en büyük model fabrikası olan Gaziantep Model Fabrika’da firmalarımıza yönelik verimlilik eğitimlerinin ardından dijitalleşme eğitimlerimize başladık.
Bu yıl ki temamızı da “Verimlilik ve Yeşil Gelecek” olarak belirledik ve çalışmalarımızda yeşil üretime odaklandık.
Sanayi Odamız öncülüğünde doğaya duyarlı ve firmalarımızın AB Yeşil Mutabakat kriterlerine uygun üretim yapabilmeleri amacıyla bölge üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarımızın katılımlarıyla Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu oluşturduk. Firmalarımızı da Yeşil Mutabakat kriterlerine uygun hale getirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bunlarla birlikte bölgemiz sanayisi açısından kritik öneme sahip olan, Gaziantep ve Kilis arasında bir ilk olarak iki il tarafından Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesinin kurulması ile ilgili çalışmalarımızda önemli mesafeler kat ettik.
Yatırımcılarımıza arsa tahsislerine de başladık. İlk etapta 6,5 milyon metrekarelik alanın tahsisini gerçekleştireceğiz. Bu bölgemizde büyük parsellerde geniş yatırım imkanı sunuyoruz. Burası 6. bölge teşvikleri ile Cazibe Merkezleri Programı Kapsamında Desteklerden faydalanıyor ve özellikle Orta Asya, Arap ülkeleri ve Afrika pazarına ulaşmak isteyen firmalara konumu itibari ile önemli avantajlar sağlıyor.
Bu projemizle birlikte bölgemizi 85 kilometre mesafe ile İskenderun Limanı’na bağlayacak olan Hassa-Dörtyol Tünel Projesi yatırım planına alındı ve Polateli-Şahinbey OSB’deki çalışmaların Amanos tünelinin yapım sürecini hızlandıracağına inanıyoruz.
Türkiye’nin en önemli ayakkabı ve terlik üreticisi olan şehrimizde Ayakkabı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluş çalışmalarında bürokratik süreci büyük oranda tamamladık. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca 880 bin metrekare alanın organize sanayi bölgesi için tahsis edilmesi uygun görüldü.
Bu aşamada, alanla ilgili kadastral çalışmaların yakın zamanda tamamlanmasını bekliyoruz, tamamlandığında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na imzaya sunacak ve OSB’mizin kuruluşu gerçekleştirilmiş olacak.
Kalkınmanın, gelişmenin ve her alanda büyümenin temelinde ise eğitimin olduğuna inanıyoruz.
Mesleki eğitim meselesini memleket meselesi olarak görüyoruz.
Bu anlayışı, ailelerimizden başlayarak topluma yayabilirsek, istihdamdan üretime, sosyal ve ekonomik anlamda çok daha hızlı mesafe alabileceğimize inanıyoruz.
Çocuklarımızı doğru yönlendirerek meslek sahibi olmalarını sağlayabiliriz. Diplomalı işsizler yerine mavi yakalı gençler yetişsin istiyoruz.
Bu nedenle, mesleki eğitim konusunda yurt genelinde bir seferberlik başlatılması gerektiğine inanıyoruz.
Evet, yapmamız gerekenler, almamız gereken mesafeler ve sorunlarımız var ama bunları aşacak güce de sahibiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Her fabrika bir kaledir” diyerek üretimin önemini, “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak” diyerek de zorluklardan çıkış yolunu göstermiştir. Üretim, ihracat aslında bizim için tercihin ötesinde, sürdürülebilir ekonomi için bir zorunluluktur. Pandemi döneminde sanayi çarklarının dönmesi ile istihdam devam etmiş, sosyal sorunların önüne geçilmiş ve ekonomi ayakta kalabilmiştir. Bize düşen kalelerimize sahip çıkmak, yeni kaleler inşa etmek ve bu istikamet doğrultusunda çok çalışmaktır.
Zeytin Dalı Harekatı başladığında cepheye giden askerimize sorulduğunda, “Düğüne gidiyorum” demişti. Kahraman askerimiz, Piyade Uzman Çavuş Enes Sarıaslan harekatın üçüncü gününde şehit oldu, vuslata kavuştu. Bize düşen önce vatana sahip çıkmaktır. Vatan varsa diğerleri vardır. Bu zor güneler de elbette geride kalacaktır.
Her yeni yıl yeni umutlarla gelir ve tabi ki 2022’den umutluyuz. Zorluklar olsa da biz ülkemize her zaman güvendik ve her zaman güveniyoruz. Yeter ki bir ve beraber olalım.
Kurtuluş Savaşında, Antep Savunmasında bizi zafere ulaştıran bu kardeşlik ruhudur. Bu ruh ve heyecanla çok daha güzel günlere birlikte kavuşacağımıza tam bir inançla, hemşehrilerimin ve tüm vatandaşlarımızın 2022 yılını kutluyor, sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir yıl diliyorum.”