Bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilen Edebiyat Mevsimi’nin son gününde beş farklı oturum yapıldı. Etkinlik, Anadolu’da çıkan edebiyat dergilerinin genel yayın yönetmenlerinin katıldığı oturumla başladı. Daha sonra yazar ve çizer Demirhan Kadıoğlu, dergilerdeki karikatür olarak bilinen çizgilerin önemini anlattı. Şair Mevlana İdris de, “Mehmet Ali Zengin ve ikindi Yazıları” başlıklı konuşmasında okuyucunun sürekli popüler olana yöneldiğine dikkat çekti. Gazeteci Hüseyin Yahya Şekerci’nin yönettiği “Nuri Pakdil ve Edebiyat Dergisi” başlıklı oturumda ise Doç. Dr. Abdullah Harmancı, Nuri Pakdil ve onun çıkarttığı Edebiyat dergisine ilişkin konuşma yaptı. Hüseyin Emiroğlu’nun yönettiği “Kültür Sanat Medyası ve Dergiler” başlıklı oturumda Milli Gazete kültür sanat sayfası editörü Bilali Yıldırım ile Star Gazetesi kültür sanat sayfası editörü Bedir Acar konuşma yaptılar. Gazeteci Bünyamin Yılmaz’ın yönettiği son oturumda da Selçuk Küpçük, birkaç sayı çıktıktan sonra kapanan dergileri nlttı.
TAŞRA DERGİLERİNİN ÇIKIŞ HEYECANI
Mahalle Mektebi dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ulvi Kubilay Dündar’ın yönettiği “Anadolu’dan Ses Veren Dergiler” başlıklı oturumda Bizim Külliye dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nazım Payam, Aşkar dergisi Genel Yayın Yönetmeni İdris Ekinci ve Hayal Bilgisi dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cihat Albayrak konuşma yaptılar.
Nazım Payam, “Biz, 60-70 kişi başladık. Sayfanın yerini beğenmeyen, görüş ve düşüncelerimizi beğenmeyen ayrıldı velhasıl 7-8 kişi kaldık. Dergimiz devam ediyor. Derginin zorluklarını anlattığımız vakit cesaretimizi kırıyor. Bazen kimse kapımızı çalmıyor. Bizim dergilerin mekanları aynı zamanda edebiyat sevenlerin buluşma yeri oluyor.”
İdris Ekinci, “Aşkar’ın çok büyük bir iddiası yok. Bir edebiyat dergisi ne kadar iddialıysa Aşkar o kadar iddialı. Edebiyatımızın geldiği noktayı biz çok dikkate alıyoruz. En çok dikkat ettiğimiz husus tekrara düşmeme, zamanın gerisinde kalmama. Modern şiirler yayınlanıyor Aşkar’da. Şiir üzerine değerlendirmeler yapılıyor.”
Ulvi Kubilay Dündar, “Biz de dergimize alt başlığı koyarken hayat edebiyatı dedik. Dergiler çok önemli bazıları gün yüzüne çıkıyor. Bazıları yerin altından akıyor. Birileri oradan beslenecektir. Dergiler geleceğe bırakılmış bir mektup aslında.”
Cihat Albayrak, “İlk beş sayıyı çok hatırlamıyorum. Çünkü 5. sayıdan sonra çok büyük bir deprem yaşadık. Bundan yedi yıl önce İstanbul’dayken edebiyat mevsimine öğrenci olarak gelmiştim. Buradaki ortam çok güzeldi. Ay Vakti Dergisi Şeref Akbaba benimle çok ilgilenmişti. Eşimle birlikte çıkarıyoruz dergiyi. Taşrada çıkan edebiyat dergilerini takip etmek o bölgede çıkan yetenekleri de takip etmek açısından oldukça önemli.”
DEMİRHAN KADIOĞLU: ESKİ YAZARLAR AYNI ZAMANDA BİRER ÇİZERDİ
Tarihçi Ercan Yılmaz’ın yönettiği “Dergilerin Çizgisi” adlı oturumda karikatürist Demirhan Kadıoğlu, dergilerdeki çizgileri, karikatürleri anlattı.
Karikatürün İngiltere menşeli olduğu ve Tanzimat döneminde Osmanlı yazar ve çizerlerini etkilediği belirten Kadıoğlu, böylelikle Türk yayın hayatına girdiğini söyledi. Eskiden edebiyat dergilerinin yazarlarının aynı zamanda çizerlikte yaptığını söyleyen Kadıoğlu, “Cumhuriyet dönemi öncesi sadece İttihat Terakkiciler vardı. Onlar II. Abdulhamid Han’ı sembolize ediyordu. Maalesef bugünkü birçok çizerimiz de aynı şekilde devam ediyor. Karikatürün ana vatanı İngiltere’dir. Cumhuriyet öncesi bizim edebiyatçılarımızın ve çizerlerimizin onlardan etkilenmemesi mümkün değildi. Cumhuriyet dönemi edebiyat dergilerinin yazarlarının çoğu çizerlikte yapmıştır. Ama daha sonraki süreçte sadece yazarlık yapmışlardı. Günümüzde, çizgileri dergi ve gazetelerde çıkan Hasan Aycın başarılı bir çizgicimizdir. Hasan Aycın, tasavvufla çizgiyi birleştiren bir kalemdir” dedi.
MEVLANA İDRİS: HIZLI BİLGİ AKIŞI DUYARSIZLAŞTIRIYOR
Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz’in yönettiği “Mehmet Ali Zengin ve ikindi Yazıları” başlıklı oturumda konuşan Şair Mevlana İdris, “Günümüzde onlarca dergi var ve bunlarda yüzlerce röportaj var. Ancak çok fazla rağbet görmüyor. Bunun nedeni; ya insanların duyarsızlığı, ya insanların doyum noktasın gelmesi ye da her şeyin tekrarlanıyor olmasıdır. Bir şey çok popüler olmadıkça dikkat çekmiyor. 100 yıl öncede aydınlar, popüler bir dünyaya gidildiğinden yakınıyorlardı. Her evde 500 televizyon kanalı var. İnternette yüzlerce dergi ve gazeteye ulaşmak mümkün. Enformasyon akışı hızlı olduğu için duyarsızlaşıyoruz.”
