Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü (EİTEE) 4. Mütevelli Heyeti Toplantısı Milli Eğitim Bakanlığı ev sahipliğinde Beşiktaş’ta bir otelde düzenlendi. Açılışında konuşan Tekin, teşkilatın, bölgedeki kalkınmanın kurumsallaşmasında büyük rol oynadığına inandığını ifade etti.
Tekin, bu kapsamda teşkilatın üç temel ihtisas kuruluşundan biri olan ve üye devletlerdeki gençlerin eğitimine katkıda bulunma fırsatı veren Eğitim Enstitüsü’nün, Ankara’da bulunmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Hem Türkiye’nin ev sahipliğinin hem de Eğitim Enstitüsü’nün diplomatik statüsünün, EİTEE ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından 23 Temmuz 2020’de imzalanarak 6 Mayıs 2022’de yürürlüğe giren Ev Sahibi Ülke Anlaşması ile resmi ve hukuki bir zemin kazandığını aktaran Tekin, enstitünün faaliyetlerinin daha verimli olması için uygun zemini sağlamanın ve üye ülkelerin eğitim öğretim alanındaki işbirliğine yönelik çalışmalarını artırmanın en büyük temennileri olduğunu söyledi.
“HEDEFLERİMİZDEN BİR TANESİ YAŞANAN ZORLUKLARI ÇÖZÜME KAVUŞTURMAK “
Daha huzurlu, müreffeh ve kalkınmış toplumlar yaratmanın en etkili yolunun, sosyal ve duygusal beceriler ile ortak değerleri edinmiş genç nesiller yetiştirmek olduğunu belirten Tekin, şunları kaydetti:
“Eğitimin temel amacı, insanları en iyi şekilde yetiştirerek potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olmaktır. Bu sebepledir ki eğitim, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumların da aydınlık geleceğinin inşasında vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. İş dünyası için gerekli yeterlilikleri kazandıran, okuldan istihdama kolay geçişi mümkün kılan, yükseköğretim ve araştırma olanakları sağlayan ve ayrıca hayat boyu öğrenme çerçevesinde yeniden beceri kazanma ve geliştirme fırsatları sunan eğitim sistemleri daha müreffeh toplumlara erişebilmemiz için en önemli araçtır.”
Bakan Tekin, eğitimin kalkınma ile güçlü bir bağ içinde olduğu gerçeğinin de teşkilatın ana felsefesini şekillendiren önemli unsurlardan biri olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buradan hareketle enstitümüz, üye ülkelerin eğitim sistemlerinin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi için stratejik çalışmalar yapmak üzere kurgulanmıştır. Değerli eğitimcilerimizin ve akademisyenlerimizin katkılarıyla eğitim alanında yaşanan zorlukları ele alıp çözüme kavuşturmak temel hedeflerimizden bir tanesidir. Enstitü bünyesinde yürütülen projeler ve çalışmalar, eğitimin kalitesinin artırılmasına, eğitim politikalarının daha etkin şekilde uygulanmasına ve öğretmenlerimizin niteliklerinin yükseltilmesine yöneliktir. Bu sayede, üye ülkelerin eğitim sistemlerinde önemli bir dönüşüm ve ilerleme sağlanacağı şüphesizdir.”
SIKINTILARA RAĞMEN TÜRKİYE’DE EĞİTİM
Türkiye’de 2000’li yılların başlarından itibaren eğitim öğretime erişim, eğitimin niteliği ve nicelik anlamında ciddi ilerlemeler kaydedildiğinin altını çizen Tekin, “2008-2009 küresel mali krizi ve Kovid-19 salgını gibi ciddi küresel sıkıntılara rağmen Türkiye’de eğitim alanında çok ciddi gelişmeler söz konusu olmuştur.” dedi.
Türkiye’nin son 12 yıldır, aralarında 1,2 milyon çocuğun da bulunduğu 3 buçuk milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yaptığını anımsatan Tekin, bu çocukların eğitim öğretim süreçlerine katılmaları için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini, bu açıdan dünya üzerinde en çok sığınmacı öğrenci barındıran ülkenin Türkiye olduğunun da aşikar olduğunu vurguladı.
Milli Eğitim Bakanı Tekin, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 6 Şubat’taki deprem felaketinin olumsuz sonuçları da ilave edildiğinde bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin eğitim öğretim alanında kazandığı ivmenin takdire şayan olduğunu dile getirdi.
ZORUNLU EĞİTİMDE OKULLAŞMA ORANI
Ülkemizde eğitim hizmetlerine erişimi arttırmayı amaçlayan temel politikaların, okul öncesinden yükseköğretime kadar çok geniş bir kitleyi kapsadığını ve okullaşma anlamında sayısal verilerin yükseldiğini vurgulayan Tekin, “Şu an Türkiye’de zorunlu eğitim çağındaki öğrencilerimiz arasında eğitim öğretim sürecine dahil olma oranı çağ nüfusları itibarıyla yüzde 100’lere yaklaşmış durumdadır. Her yaş grubundaki öğrencilerimizin tamamına yakını 12 yıllık zorunlu eğitim sürecine dahil edilmiştir. Bu da çok önemli bir başarıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, başta PISA ve TIMMS gibi uluslararası derecelendirme mekanizmalarının verilerinde de Türkiye’deki başarı sıralamalarının her geçen gün yukarılara doğru tırmandığına dikkati çekti.
Türkiye’nin, dünyadaki nüfus oranlarına bakıldığında en genç nüfusa sahip ülkelerden biri olduğuna işaret eden Tekin, bu kapsamda zorunlu eğitim öğretim çağını tamamlayan gençlerin meslek edinme süreçlerine de ciddi önem verdiklerini, zorunlu eğitimi tamamlayan 17 yaşındaki gençlerin yaklaşık yüzde 36’sının mesleki eğitim programlarına kayıtlı olduğunu aktardı.
Bakan Tekin, ortaöğretim kurumları içerisinde meslek liselerinin oranının yüzde 50’ye yakın olduğunu, bunun da mesleki eğitimi önemsediklerini gösterdiğini ifade ederek, özellikle son sınıf öğrencilerine yönelik staj ve iş yeri eğitimi bağlamında yaptıkları desteklerle sektörün ara eleman ihtiyacını gidermeye çalıştıklarını söyledi.
Öğretmenlerin mesleki gelişimleri açısından da ciddi çaba sarf ettiklerini, hem hizmet içi eğitim süreçleriyle hem de oluşturdukları elektronik hizmet içi eğitimlerin yapılabildiği Öğretmen Bilişim Ağı vasıtasıyla öğretmenlerin niteliklerini arttırdıklarını anlatan Tekin, son 20 yılda Bakanlık bünyesinde yaklaşık 700 bin civarında öğretmen istihdam edildiğini ve toplam 1 milyon 100 bin civarında öğretmenin bulunduğunu kaydetti.
Eğitimde fırsat eşitliğinin teminine yönelik sürdürdükleri Fatih Projesi kapsamında Türkiye’deki yaklaşık 700 bin dersliğin tamamında etkileşimli tahta kullandıklarını ve çocukların eğitim sürecinde bilişim altyapısını kullanmalarına olanak sağladıklarını aktaran Tekin, bu proje sayesinde en ücra köşedeki bir devlet okulunun bile EBA denilen bilişim ağıyla eğitim öğretim imkanına sahip olabildiğini ifade etti.
EĞİTİM SİSTEMİ İNŞA ETME HAYALİ
Milli Eğitim Bakanı Tekin, enstitünün faaliyetlerini ve çalışmalarını verimli bir şekilde sürdürebilmesi için üzerlerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye gayret ettiklerini belirtti.
İki önemli hususa değinmek istediğini dile getiren Tekin, şu görüşleri paylaştı:
“Bunlardan bir tanesi bütün bu konuştuğumuz iyi örneklerin paylaşılması konusunda ekonomik işbirliği sürecinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi açısından enstitü bünyesindeki üye ülkelerin kendi içerisinde farklı derecelendirme mekanizmaları oluşturabilen bir eğitim sistemi inşa etme hayali olması gerektiğine inanıyorum. Belki uzun vadede ortak diploma programlarına varabilecek çalışmaların en azından şimdiden gündemimizde olmasının iyi olacağını düşünüyorum. Dikkat çekmek istediğim ikinci konu, bütün bu hayallerimizin, temennilerimizin, ümitlerimizin hayata geçirilmesinin önemli koşullarından bir tanesi her bir üye ülkemizin kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş olmasıdır. Yeni dönemde özellikle bu kapsamda hem sürecin legal boyutunun yani kendi ülkelerindeki imza süreçlerinin bir an önce tamamlanacağını hem de üye ülkelerimizin enstitüyle ilgili mali sorumluluklarını yerine getireceğine inanıyorum.”
Tekin, toplantının hayırlara vesile olmasını dileyerek, eğitimde iyi örneklerin paylaşılması ve karşılıklı işbirliklerinin geliştirilmesi temennisinde bulundu.