Akademik Eğitimciler Derneği, “Salgın sonrası eğitim” adı altında bir bülten yayımlayarak” Salgın dönemi ve sonrasında öğrenci-Eğitim ilişkisine dair yapılması gerekenleri ana başlıklar altında topladı.
Konuya ilişkin yazıyı kaleme alan Akademik Eğitimciler Derneği adına konuşan dernek başkanı Eğitimci-Yazar Abdurrahman Örnek; Pandemi döneminde online eğitim ve pandemi sonrası başlatılan yüz yüze eğitim konusunda atılan adımları ve atılması gereken adımarı değerlendirerek tavsiye ve önerilerimizi sunduk” Dedi.
Akademik Eğitimciler Derneği’nin yayımladığı bülten ise şu şekilde:
Salgın sonrası yüz yüze yeniden eğitime geçilen özellikle okullar da (Orta Okul ve Liseler) yaptığımız araştırmalar sonucunda, öğrencilerin ciddi uyumsuzluk problemleri gösterdikleri şikayetlerine tanık olduk. İki yıllık salgın sürecinde, sosyal hayattan soyutlanan öğrenciler, bağımlılık derecesinde telefon arkadaşlığı edindi. Her zaman olduğu gibi problemin yol açanı ,okula yeniden uyum sağlama hazırlıkları yapılmadan , çocuklar salgın sürecinde okula devam ediyormuş gibi okulun ilk gününden itibaren testlere ve akademik başarı çalışmalarına çocukların boğulmasıdır. Eğitimdeki klasik alışkanlıklarımızdan kurtulup bu çağın çocuklarına yönelik eğitim sistemine kafa yoralım. 21. Yüzyıl Dünyasının başarılı eğitim sistemlerinin ortak niteliklerine bir bakalım: 1 – Birey-merkezlilik ( Eğitimde nihai hedef, tüm eğitim sisteminin, her bir öğrencinin olabileceğinin en iyisini olmasını mümkün kılmak olmalıdır. Herkesi tek bir tipe zorlamak yerine, bireylerin meyilleri, hayalleri ve yetenekleri doğrultusunda farklı yönlerde gelişimlerini desteklemelidir. ) 2 – Öğretmen-temellilik ( Bir eğitim sisteminin kalitesi, öğretmenlerin kalitesi ile sınırlıdır. Çünkü kurgulanan sistemin sahadaki gerçekleştiricileri öğretmenlerdir. Geleneksel aktif konumdaki ‘bilen ve konuşan öğretmen’ ile pasif konumdaki ‘bilmeyen ve dinleyen öğrenci’ modeli, artık yerini ‘kendisi kendi hızında sorgulayarak, gözlemleyerek, araştırarak, karşılaştırarak, deneyerek ve deneyimleyerek öğrenen aktif öğrenci’ ile ‘destek olan, rehberlik eden ve yol gösteren bilge öğretmen’ modeline bırakmaktadır. Öğretmen alımında adayların sadece bilgi seviyelerine değil, testler ve mülakatlarla ölçülemeyen öğretmenlik becerilerine bakılmalıdır. İstihdam amaçlı öğretmenlik ,öğretmenlik değildir. Ezbere dayalı test türü KPSS ile ‘yazılı/sözlü sınav’ puanıyla öğretmen olmak da o tartışılmalıdır. Bakanlık KPSS’den tam puan alan adaydan ziyade öğretim yöntemini gözlemleyerek, öğrencilere saygılı ve sınıf yönetiminde başarılı, yenilikçi, yaratıcı, yaklaşımını sınıfın seviyesine göre uyarlayabilen ve öğrencilerin gelişimine odaklanabilen öğretmenleri almalı ) 3 – Evrensel Değerler ve Örnek Modellik ( Dini, ırkı ve milliyeti olmayan bilim ve teknolojiyi evrensel değerleri gözeterek kullanmalı Evrensel değerler esas olarak doğruluk, dürüstlük, hakkı gözetme, güvenilirlik, sorumluluk, yardımseverlik, saygı, sevgi, vefa, barış ve şiddetten uzak durma gibi insani değerlerdir. Evrensel değerler, tüm insanlık vicdanının ortak sesidir. Sanal ortamda eğitimde tam saha bir küreselleşme gerçekleşmektedir. Bu küreselleşme gerçekleşince bu saydığımız değerleri de korumalı. Google gibi arama motorları ve , YouTube, TED Talks ve Khan Academy gibi internet portalları ve hatta yabancı dil öğrenme siteleri, kaliteli eğitimi internete bağlanabilen tüm insanlar için ücretsiz olarak erişilebilir hale getirmiştir. ) 4 – Esneklik, Basitlik ve Geçişkenlik ( Eğitimde esneklik ilkokuldan başlamalıdır. Öğrencilere temel bilgi ve beceriler kazandırılırken, fark ettikleri yeteneklerini geliştirme ve ilgi duydukları alanlara yönelme fırsatları sağlanmalıdır. Ortaöğretimde lise türleri olabildiğince azaltılmalı ve sistem basitleştirilmelidir. Ortaöğretimin temel yapı taşlarından biri, üst düzey geçişkenlik olmalıdır. Meslek Liseleri için her fabrika bir meslek lisesinin tatbikat alanı olmalıdır.) 5 – Beceri ve Kazanım Odaklılık ( Beceriler öğretilmez, deneyimleyerek kazanılır. Sınav merkezli eğitim sistemleri, gerçek hayat zorluklarıyla yüzleşmeye hazırlıksız ve sosyal becerileri yetersiz bireyler yetiştirmektedir. Çoğu zaman uzlaşma ve empati yapma becerisi kazandırmaz. İleride karmaşık sosyal problemler karşısında çözüm üretmekte ve değişime uyum sağlamakta zorlanırlar. Girişimcilik becerisi, dersini alarak değil, yaşayarak ve davranışlarla pekiştirerek edinilir. Girişimciler iş aramaz; iş yaratır ) 6 – Etkinlik, Verimlilik ve Çıktı
odaklılık (Eğitimin nihai çıktısı, öğrencilerin kazandığı bilgi ve becerilerdir. Verimlilik, en az kaynak tüketerek en fazla ürün almaktır. Etkinlik, yapılmak istenen şeyin istendiği şekilde, yani olabileceğin en iyisi olarak yapılmasıdır. Etkinlik ve verimlilik, mevcut eğitim süreçlerinin ve çıktılarının, dünyadaki değişimler dikkate alınarak, eleştirel bir bakış açısıyla, sistematik olarak değerlendirilmesini ve sürekli olarak geliştirilmesini gerektirir ) 7 – Ölçme, Değerlendirme ve Veriye Dayalı Politika Geliştirme ( Eğitimde sürekli kalite gelişimi, sürekli ölçme ve değerlendirmeyi ve sonuçları eyleme dönüştürmeyi gerektirir. Ölçme ve değerlendirme, aynı zamanda eğitimde girdilerin arzu edilen çıktıları verip vermediğini, belirlenen nihai hedeflere erişilip erişilmediğini göstermesi bakımından önemlidir. Problem çözemeyen sistemler, kendileri çözülmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıkarlar ) 8 – Yetkilerin Yerel Birimlere Aktarılması ve etkin Katılımcılık ( Dünyadaki en başarılı eğitim sistemlerinin önde gelen niteliklerinden biri yetkilerin yerele aktarılmasıdır. Hızla değişen günümüz dünyasında ihtiyaca cevap verebilmek için eğitimin dinamik, esnek ve değişime açık olması ve hızla değişebilmesi gerekir. Bu da ancak eğitimin merkeziyetçi yapıdan kurtulup yetkilerin büyük ölçüde yerel birimlere aktarılması ve yerinden yönetim ile mümkündür. Merkezi yönetimin her şeyi belirlediği durumlarda İl Milli Eğitim Müdürlükleri ve okul müdürlükleri sıradan bir memurluğa dönüşmektedir. Ademi merkeziyetçilik kapsamında, okul müdürlükleri yeni yetki ve sorumluluklar verilerek güçlendirilmeli ve müdürlere liderlik sergileme fırsatı verilmelidir ) 9 – Nitelikli Eğitime Erişimde Eşitlik (Eğitimde fırsat eşitliği esastır. Nitelikli eğitime erişim sadece elit bir zümrenin değil, bir ülkenin tüm çocuklarının hakkıdır. Okulların ortalama PISA puanları arasındaki büyük fark, okullar arasındaki büyük nitelik farkını gözler önüne sermektedir. Bu durum, eğitimde eşitsizliğin önemli bir sorun olmaya devam ettiğini göstermektedir. Bununla birlikte okullar arasında fiziki imkanlar ve öğretmen kalitesi açılarından bir fark kalmayıncaya kadar, dezavantajlı okullara kaynak aktarımında öncelik verilmeye devam edilmelidir) Kaynak:Eğitimin Geleceği Yunus Çenge”