Türkiye’de yapılan tarihi seçimlerin ardından yeni Kabine de belirlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ı Dışişleri Bakanı görevine atadı. MİT Başkanlığı’ndan Türk diplomasisinin başına atanan ilk yetkili olarak tarihe adını yazdıran Hakan Fidan’a beklendiği gibi uluslararası medya hafta sonundan bu yana yoğun ilgi gösteriyor.
MİT Başkanlığı’nın internet sitesine göre, 1968 yılında Ankara’da doğan Fidan, Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu ve Kara Kuvvetleri Dil Okulu’ndan mezun oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) Maryland Üniversitesi’nden Maryland Üniversitesi’ne bağlı University of Maryland University College’dan Yönetim ve Siyaset Bilimi alanından lisans, Bilkent Üniversitesi’nden yüksek lisans ve doktora dereceleri aldı.
Hakan Fidan’ın akademik çalışmalarının odağında, dış politikada istihbaratın yeri vardı. Master tezinin başlığı ‘İstihbarat ve Dış Politika: İngiliz, Amerikan ve Türk sistemlerinin mukayesesi’, doktora tezinin başlığı, ‘Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların Doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı’ydı.
Fidan özellikle yüksek lisans tezinde, Türkiye’nin daha güçlü bir dış politika için istihbaratını güçlendirmesi gerektiğini, özellikle ABD ve diğer NATO ülkelerinin istihbaratına bağımlı kalınmasının sorun yarattığını vurguluyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanlığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı gibi görevler üstlenen Fidan, 2010 yılında, 42 yaşındayken MİT Başkanlığı’na atandı. Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak, Fidan’ın Türk istihbaratının başına gelmesinin kaygı verici bir gelişme olduğunu söyledi. Önce kapalı bir toplantıda daha sonra açıkça bu rahatsızlığını dile getiren Barak, Fidan’ın 2008-2009 yılları arasında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda ‘şerpa’ olarak görev yaptığı yıllarda İran yanlısı bir tavır aldığını iddia etti.
MİT’i 13 yıl boyunca yöneten Hakan Fidan ise, çok nadir verdiği demeçlerden birinde, 2013 yılında yaptığı açıklamada, “Dünyada ilk defa bir devlet (İsrail), başka bir devletin istihbarat yönetimine tepki gösterdi ve açıkça kendi çıkarları için Hakan Fidan’ın MİT’in başına gelmesini istemedi ve resmi açıklamayla bunu beyan etti” dedi.
Erdoğan’ın ‘sır küpüm’ dediği Hakan Fidan’ın görev süresinin ilk yıllarında, çözüm süreci, 15 Temmuz darbe girişimi gibi Türkiye’nin kaderini değiştiren olaylar yaşandı. 2016 yılından sonra ise, MİT daha çok yurt dışı operasyonlarla adını duyurdu. Suriye ve Irak’taki terör örgütü PKK’yı hedef alan operasyonların yanı sıra Türkiye’nin Libya’da artan nüfuzunun arkasında MİT vardı. Yanı sıra Kafkasya’dan Ukrayna’ya tüm bölgesel süreçlerde etkin rol oynayan Türk istihbaratı, Ankara’nın Orta Doğu ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmesinde de başroldeydi.
Amerikan Forbes dergisi, ‘Hakan Fidan: Türkiye’nin istihbarat şefi bir numaralı diplomat oldu’ başlığıyla bir analiz yayımladı. Güney Yıldız imzalı analize göre, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na atanması yalnızca bürokratik bir görev değişikliği değil, ABD’den Avrupa Birliği’ne, Rusya’dan Orta Doğu’nun siyasi labirentine her dış paydaşa açık bir çağrı.
Hakan Fidan’ın yıllardır kendi istihbarat portföyünü kullanarak Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine katılımını dikte ettiği yorumunu yapan Forbes, şimdi Dışişleri Bakanlığı koltuğunun küresel sahnede silinmez bir iz bırakmak için esaslı bir fırsat sunduğunu yazdı:
“Fidan şimdi adını gazetelere yazdıracak, harekete geçirdiği olağanüstü süreçleri onaylayacak, istihbarat toplama ve politika belirleme arasındaki boşlukta köprü kuracak.”
‘Herkes stratejik hünerlerini biliyor’
Hakan Fidan’ı halihazırda zaten Türkiye’nin en önemli dış politika aktörlerinden biri olarak tanımlayan Güney Yıldız, BBC muhabirliği yıllarından Birleşik Krallık parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’ndeki danışmanlık ve düşünce kuruluşlarındaki analistliğe kadar uzun süredir konuştuğu herkesin Türk dış politikasındaki MİT etkisinden söz ettiğini kaydetti. Pakistan’dan Orta Doğu’ya, Avrupa’dan ABD’ye farklı ülkelerden isimlerle yaptığı sohbetlerde Türkiye’nin global faaliyetlerine yön veren MİT’in ‘görünmez bir el’ olarak tanımlandığını aktaran analist, şu satırları yazdı:
“Konuştuğum herkes, Fidan’ın zekasını ve stratejik hünerlerini tanıyor, hatta bazıları ondan Dr. Fidan olarak söz ediyor.”
Geniş uluslararası bağlantıları sayesinde Fidan, küresel siyasetin karmaşık dünyasında Türkiye’nin stratejik navigasyonunun birincil tasarımcısı olarak öne çıktı. Bu sebeple, son ilerlemesi şaşırtıcı değil, onunla etkileşime girenler tarafından kabul edilen, yeteneklerinin bir doğrulaması.
Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak atanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tırmanan Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Suriye ile yakınlaşması da dahil olmak üzere Orta Doğu’daki karmaşık uzlaşmaların ortasında Türkiye’nin dış politikasına liderlik edecek daha tecrübeli bir operasyon istediğini gösteriyor.
Putin’den Bush’a diğer istihbaratçılar
Fidan, siyasi makama giden yolu yürüyen ilk casus şefi değil. KGB dış istihbarat görevlisi olarak çalışan mevcut Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in veya Merkezi İstihbarat Teşkilatı Direktörü olarak görev yapan eski ABD Başkanı George W Bush’un kariyer gidişatını hatırlanması yeterli.
Daha yakın zamanlarda, kendisi de Merkezi İstihbarat Teşkilatının eski bir Direktörü olan eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, gizli istihbarat koridorlarında gezinerek siyasi liderliğin açık sahnesine geçti. Eski Dışişleri Bakanı Sir Anthony Eden gibi tarihi şahsiyetler, İngiltere’nin Nazi Almanyası ve Faşist İtalya’ya yönelik politikasını şekillendirmek için gizli istihbarat raporlarını kullanmasıyla tanınır.
Askeri diplomasi dünyasında, bu askeri gücü besleyen, Fidan gibi isimlerin özenle toplayıp stratejik olarak konuşlandırdığı istihbarattır. MİT’in sağladığı zengin istihbarat damarı olmasaydı, askeri girişimlerin etkinliği büyük ölçüde azalırdı. Eski istihbarat şefi Fidan, Orta Doğu’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Rusya’ya kadar farklı coğrafyalarda ayak izlerini bırakarak bilgi topladı ve nüfuzunu genişletti. Dışişleri Bakanlığı’na , yükselişi yaşanılan önceki zorluklara rağmen, Türk dış politikasında önemli bir dönüm noktasının işareti.
İstihbarat şefi olarak Fidan, Orta Doğu, Avrupa, Afrika ve Rusya’yı kapsamlı bir şekilde gezerek daha fazla bilgi ve temas elde etti. Şimdi Dışişleri Bakanı pozisyonunda; kanıtlanmış geçmiş itibarı ve tecrübesi, Rusya-Ukrayna ihtilafından ABD ile Çin arasında devam eden sorunlara kadar dış politikanın tüm yönleri üzerindeki etkileriyle tam olarak öne çıkabilir.
Dostlar ve düşmanlar için yeni sayfa
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hakan Fidan arasındaki birliktelik, Türkiye’de diplomatik, siyasi ve askeri alanları kapsayan etkileyici bir dış politika uzmanlığı portföyü sunuyor.
Nihayetinde, Fidan’ın dışişleri bakanı olarak başarısı, Türkiye’nin çıkarları ile komşularının ve müttefiklerinin çıkarlarını dengeleme yeteneğine bağlı olacaktır. Ayrıca ülkenin karmaşık iç siyasetini de yönetmesi gerekecek. Fidan yönetimindeki Türkiye’de istihbarat ve siyasi liderliğin kaynaşması, ülkenin gelişen dış politikasında dostlar ve düşmanlar için potansiyel olarak zorlu yeni bir sayfa açıyor.”